Misafir Sanatçı ve Jüri Yorumları
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
|
FORMAT DELİK DEŞİK OLUNCA Sayın Yüksel AYTUĞ'un Yazısı 14 Haziran 2004 Pazartesi
Türk izleyicisi
"format" kelimesini müzik yarışmalarıyla tanıdı. Keşke tanımaz olaydı!
İKİ
gündür
telefonlarım susmuyor, mail box'ım dolup, taşıyor. Akademi Türkiye'nin
son haftasında yaşanan olaylar, televizyon izleyicileri arasında genel
bir memnuniyetsizlik yaratmış. İzleyiciler, Akademi Türkiye'nin
saygınlığı ve yarışmanın adil seyri açısından endişe duyduklarını dile
getiriyorlar. Aslında bunca tepkiye karşılık, "Bana ne? Ben sadece
jüri üyesiyim. Yapım ve formatla ilgim yok" deyip geçebilirdim.
Hatta "grubumuzun programıdır" diye düşünüp, görmezden
gelebilirdim. Ama ne vicdanım, ne de daima önde tuttuğum gazetecilik
ilkelerim bu konuyu "es geçmeye" el vermiyor. Zira bu yarışma
iki hafta sonra bitecek. Ama Yüksel Aytuğ'un gazeteciliği,
-Allah nasip ederse- bir ömür boyu devam edecek. Umarım birazdan
yazacaklarım, yarışmanın bundan sonraki seyrini olumlu yönde
değiştirmek adına dikkate
alınır. Öncelikle
şunu söylemeliyim ki, "yarışmanın formatı" uluslararası
olmaktan çıkıp tamamen "ulusal" bir nitelik kazandı. Yani biz
Akademi'yi "Türk usulü" yaşamaya ve yaşatmaya başladık.
Zira İspanya'daki orijinal yarışmada bunların hiçbiri olmadı.
Oylamanın ikinci güne sarkması, tek kelime ile hataydı. İkinci hata,
kilitlenen oylama konusunda ne yapılacağını, başta sunucu Reha
Muhtar olmak üzere kimsenin "tam olarak" bilmemesiydi. Bu
kilitlenmeyi doğuran en büyük neden ise oy kullanan eğitmen kadrosunun
4 kişiden oluşmasıydı. Eğer eğitmenler 4 değil de 3 ya da 5 kişi
olsalardı, eşitlik söz konusu olmayacak ve sorun, bunca spekülasyona
yol açılmadan, kendiliğinden çözülecekti. Jüri üyesi Özdemir Erkan
da sırf "kilidi açmak ve yarışmayı saatinde bitirmek adına"
kararından dönmeyecekti. Barış'a ağzından düşürmediği "Islak
Islak" şarkısının böylesine kritik bir günde verilmesi de
kafalarda soru işaretleri doğurdu. Aslında durum, Özgür'e son
günlerin hit şarkısı "Sonsuz Ol"un verilmesi ve performansı
sırasında stüdyoya Yalın'ın girmesiyle dengelenmeye
çalışıldıysa da Barış lehine gelişen avantajın önüne geçilemedi.
Bu durumu gündeme getiren ve "şiddetle" eleştiren ise
Akademi'nin Müzik Direktörü Osman İşmen'di. İşte bana asıl
mantıksız gelen de buydu. Madem bu işler Osman İşmen hocadan
soruluyor, o zaman duruma niye zamanında müdahale etmedi? Şarkıyı
niçin değiştirmedi? Neden en başında değil de, "tekerlek
kırıldıktan sonra" yol gösterme ihtiyacı duydu? Yok eğer bu konuda
yetkili değilse, ya da yetkileri elinden alındıysa, o zaman niye
"eğitmen" ve "müzik direktörü" olarak o koltuklarda puan
veriyor? Bir gazeteci olarak öncelikli görevim sormak, sorgulamak ve
gerçeklere ulaşmaktır. Aynı titizliği, adımın geçtiği yapımın ve
yayının içinde yer alan herkesten beklemek de hakkımdır!
Bu sayfanın son güncelleştirilme tarihi 19/12/04